Hablemitoğlu:"Türkiye ucube bir topluma dönüşüyor"
Yaşanan son gelişmeleri değerlendiren Prof. Dr. Hablemitoğlu, delirme çağı yaşayan Türkiye’nin ucube bir topluma dönüşmeye başladığını savundu. Sokaktaki, evdeki şiddeti, yozlaşmayı değerlendiren Hablemitoğlu, “Türkiye’ye format atılıyor, yeni bir kadın ve erkek modeli yaratılıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
İşte Prof. Dr. Hablemitoğlu’na sorularımız ve aldığımız yanıtlar...
Aile nefes alamıyor
Şiddet önce sokaklara, sonra da okullara girdi. Sokaklar, gasp ve taciz nedeniyle yürünemez hale geldi, Türk toplumunun değerleri mi değişmeye başladı?
Ben bir sosyal bilimciyim. Yaptığımız araştırmaları topluma yansıtmaya çalışıyoruz. Çalışmalarımızla ilgilenilseydi, aileye yönelik güzel politikalar uygulamaya konulabilirdi. İnsanlar nasıl hava kirlendikçe nefes alamazsa toplum kirlenince de aile nefes alamıyor. Çocukların geldikleri nokta kaçınılmaz, bu yaşanacak. Bu ülkede müthiş bir kültür ihracı var. Bu görsel kitlesel medya aracılığıyla yapılıyor. Bir de işin içine kontrol etme şansınızın çok az olduğu internet giriyor. Sonra ölümler, cinayetler, soygunlar... Bunların hepsi birer yozlaşma ve bir nedeni var. Türkiye’de ciddi bir yeniden formatlama yapılıyor. Bu format atma sürecinde çocukların ve kadınların hayatlarını etkileyen eğitimi değersizleştiriyorlar. Bunu başta medya yapıyor; ‘Gel şarkıcı ol’ diyor, kolay yoldan para kazanmayı gösteriyor. Hiçbir zaman bilgi çok değerli bir şey gibi sunulmuyor. Türkiye’nin güçlü aile değerleri var deniliyor ancak, ben bundan artık söz edemiyorum. Biz sevginin çok yoğun yaşandığı bir aile ortamında ya da değerli olduğu bir ülkede mi yaşıyoruz? Sevgi aileler içinde kolay mı ifade ediliyor? Yok bizim toplumumuzda böyle bir şey.
Çılgınlığın son noktası
Şiddetin bu kadar artması ve çok hızlı yayılmasını neye bağlıyorsunuz?
Yaşam boyu eğitimi ulusal politika haline getiremediğimiz sürece bunların hepsini yaşayacağız. Türkiye’de şiddet kültürün bir parçası haline getiriliyor. Birileri kızıyor, adamı alıp denize atıyorlar. Artık bu çılgınlığın son noktası. Türkiye postmodern çılgınlık çağı, delirme çağı yaşıyor. Bunun içinde yeni bir çocuk, kadın ve erkek formatı var. İnsanların içinde şiddet varmış, birbirlerine karşı sevgisizmiş, o kimsenin umurunda değil.
AB, Kıbrıs’ı, 301’i soruyor çalışan çocukları değil...
PROF. Dr. Şengül Hablemitoğlu, hastalıklı yapının düzeltilmeden sağlıklı toplum olunamayacağını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:
“Kriminal olayların artması nüfusun büyümesine bağlanıyor. Bu arada karar mekanizmasında olan insanlar da ‘En az 4 çocuk yapın’ diyor. Sağlam bir toplum olmak istiyorsak hastalıklı yapıyı düzeltmemiz lazım. İnsanlar şiddetten ürkmüyor; ürkseler kitlesel tepkiler gösterir. Toplumsal refleks iğdiş edildi. Ne zaman refleks verilmesi isteniliyorsa, toplum o zaman tepkisini gösteriyor. Bunu da bizi her şeyi tüketen bir toplum haline getirerek yaptılar. Aileler çocuklarını çetelere kiraya vermeye başladı artık... O çocuk tarlada çalışmış, kamyondan düşmüş ölmüş kimsenin umurunda değil. Bizim sürekli içine girmeye çalıştığımız Batı, bana Kıbrıs’ı, 301’i soruyor. Çocuk işçilinin engellenmesini istemiyor. Bana kadınların sokakta tacize uğramasını, gaspı, çimentodan çalan müteahhidi engelle desin, ben o zaman bayılırım.”
Milliyetçiliğin yükselmesi korkulacak bir şey değil
PROF. Dr. Şengül Hablemitoğlu, milliyetçiliğin, ayrımcı değil, birleştirici olduğunu vurguluyor, içi boş ‘Milliyetçilik’ kavramının da karşısına dikiliyor. Prof. Hablemitoğlu, “Milliyetçiliğin yükselmesi birçok kesimi korkutuyor. Bu yükselişin yaşattığı endişeyi neye bağlıyorsunuz” şeklindeki sorumuzu şöyle cevaplandırıyor.
“Öncelikle milliyetçilikten ne anlaşıldığına bakılması lazım. Milliyetçiliğin yükselmesi korkulacak bir şey değildir. Şu yaşadıklarımıza milliyetçilik deniliyorsa, ben öyle algılamıyorum. Milliyetçilik, kesinlikle ırkçılık değildir. Milliyetçilik, Türk olmak ve bu Türk dilini konuşuyor olmaktır. Sadece ‘Bayrak inmesin’ demek değildir. Milliyetçilik ulus ve bütün olabilmektir, bağımsızlıktır, bize bırakılan onuru harcamamaktır, sevgidir, insan haklarına saygıdır, temiz olmak ve eğitimli olmaktır. Ülkenizin yararına çalışırsanız milliyetçi olursunuz.”
Konuyu Favori Sayfanıza Ekleyin