Tarihçe:
Isparta'da yıllar önce başlayan üniversiteleşme çabalarının meyvası 1992 yılında kurulan Süleyman Demirel Üniversitesi'dir. Türkiye'nin çeşitli illerinde 22 yeni üniversitenin kuruluşunu düzenleyen 3837 sayılı yasa 11 Temmuz 1992 'de yürürlüğe girer ve Isparta kendi üniversitesine kavuşur.
Başlangıçta “Isparta Üniversitesi” veya bu bölge adından esinlenerek düşünülen “Göller Üniversitesi” isimlerinden birisiyle adlandırılacağı beklenen üniversitenin ismi Süleyman Demirel’in yakın çalışma arkadaşlarının son anda yaptığı teklifin kabul görmesiyle “Süleyman Demirel Üniversitesi” olarak belirlenir.Üniversite kurucu rektörlüğüne Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan GÜRBÜZ atanır.
Prof. Dr. Hasan GÜRBÜZ dönemi
Süleyman Demirel Üniversitesi, kuruluş kanununda yer alan 12 fakülte, 4 enstitü ve 4 yüksekokuluyla yeni kurulan üniversiteler arasında en büyük kapasiteye sahip bir kurum olarak doğar. Bu düzenlemeyle ilk etapta Isparta Mühendislik Fakültesi “Mühendislik Mimarlık Fakültesi” adıyla, Eğirdir Su Ürünleri Yüksekokulu “Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi” adıyla, Burdur Eğitim Yüksekokulu “Burdur Eğitim Fakültesi” adıyla, Isparta ve Burdur’ daki Meslek Yüksekokulları ise kendi adlarıyla Süleyman Demirel Üniversitesi’ne bağlanırlar. Ayrıca doğrudan Akdeniz Üniversitesi’ne bağlı olan Yalvaç Meslek Yüksekokulu da aynı yılın sonlarında SDÜ’ye bağlanır.
Bu dönemde başta valilik olmak üzere bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla yoğun bir iş birliği yapılır. Herkes yeni kurulmuş olmanın romantizmi ve heyecanı içerisindedir. Mesai kavramının gözetilmediği bu hızlı çalışmada ilk etapta doğu kampusündeki kamulaştırmalar tamamlanır. Birkaç yapıyı saymazsak badem ağaçları ve geven otlarından başka bir şeyin bulunmadığı Çünür Kampüsü’nde yeni inşaatlar başlar. Oditoryum, Kütüphane ve Mediko Sosyal binası, ardından projelendirilmesi önceden yapılmış yatırımlar birer birer ihale edilir. Kampus adeta bir şantiyeye dönüşür.
Hızlılık sadece yapılaşmada değildir. Birbiri ardına açılış kararları alınan akademik birimlerin sayısı kısa sürede 20’ye ulaşır. 1993’de Fen Edebiyat, İktisadi ve İdari Bilimler, İlahiyat ve Tıp Fakülteleri, Fen, Sosyal ve Sağlık Bilimleri Enstitüleri ile Sağlık Yüksekokulu açılır. Devlet Hastanesi'nin eski yapı taş binasında Araştırma ve Uygulama hastanesi kurulur ve sağlık hizmeti sunmaya başlar.
1994 yılında Güzel Sanatlar, Teknik Eğitim ve Ziraat Fakülteleri ile Sütçüler, Keçiborlu ve Senirkent ilçelerinde yeni Meslek Yüksekokulları, 1995’de ise Diş Hekimliği ve Orman Fakülteleri ile Uluborlu, Eğirdir, Şarkikaraağaç ve Bucak’ta Meslek Yüksekokulları açılır.
1994 yılında Güzel Sanatlar, Teknik Eğitim ve Ziraat Fakülteleri ile Sütçüler, Keçiborlu ve Senirkent ilçelerinde yeni Meslek Yüksekokulları, 1995’de ise Diş Hekimliği ve Orman Fakülteleri ile Uluborlu, Eğirdir, Şarkikaraağaç ve Bucak’ta Meslek Yüksekokulları açılır.
Çeşitli bilim alanlarında araştırma ve uygulama çalışmalarına zemin oluşturmak üzere Radyo Televizyon, Yabancı Diller, Stratejik Araştırmalar, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Müzik Kültürü, Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezleri ile Deneme Çiftliği de bu dönemde faaliyete geçen akademik birimler arasındadır.
Prof. Dr. Hasan Gürbüz iki yıllık kurucu rektörlük döneminin sonunda 4 yıl süreyle rektörlüğe ikinci kez atanır. Ancak 1 Mart 1996’da geçirdiği elim bir trafik kazasında hayatını kaybeder ve aramızdan ayrılır. Üniversite ve şehir ilk büyük acısını yaşar.Boşalan SDÜ Rektörlüğü’ne Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. M. Lütfü Çakmakçı atanır.
Prof. Dr. M. Lütfü ÇAKMAKÇI dönemi
Bu dönemde çabalar, inşaatların tamamlanmasına ve yeni projelerin başlatılmasına yönelik olacaktır. İki yeni eğitim binası ile birlikte her türlü bilimsel ve sosyal etkinliğe ev sahipliği yapabilen Oditoryum ve Mediko-Sosyal Merkezi bitirilerek hizmete açılır. Tamamlanan merkezi kütüphaneye bir vefa örneği olarak Prof. Dr. Hasan Gürbüz’ün adı verilir.
Öğrencilerin önemli bir ihtiyacına cevap vermek üzere çok sayıda spor alanı ve tesisi ile Eğirdir ilçesindeki Mavi Göl Uygulama Oteli kısa sürede çağdaş bir konaklama tesisi haline getirilerek hizmete sokulur. Bugün Konukevi olarak adlandırılan bu tesisler halkasına takip eden yıllarda Isparta Konukevi de eklenir.
Temel bilimlerde spesifik araştırma ve deneylerin yapılabildiği Merkezi Araştırma laboratuarı, bugün Enstitü haline dönüşen Pomza Araştrıma ve Uygulama Merkezi, CAD-CAM, Seramik, Bilgisayar Bilimleri, Jeotermal Enerji Kaynakları, Ynilenebilir Enerji Kaynakları bu dönemde SDÜ’nün bilimsel atmosferini gerçekten zenginleştiren birimler olarak öne çıkarlar. Ziraat Fakültesi’yle ilgili Danabank, Ünsüt ve Çiftçi Eğitim Merkezi projeleri ve Ar-Ge projesi olarak TEKMER hayata geçirilir. Merkezi derslikler ile bir çok fakültenin doğu kampusündeki bina inşaatları hız kazanır.
Bu dönemin diğer önemli bir hamlesi ise Araştırma ve Uygulama Hastanesidir. Bugün dahi ülkemizin en modern sağlık kuruluşlarından biri kabul edilen hastane Üniversitemize ilgisini hiç esirgemeyen 9. Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel’in verdiği destek ve sağladığı itibar sayesinde 14 ay gibi kısa bir sürede yapılır.
Bu arada hastanenin yarattığı heyecan hayırseverlerin üniversiteye bir şeyler kazandırmak amacıyla kolları sıvamalarına da vesile olur. Önce Sabancı Öğrenci Yurdu, ardından Şevket Demirel’in katkılarıyla yapılan ve araştırma uygulama hastanesinin çok önemli bir ünitesi olan Kalp Merkezi hizmet vermeye başlar. Kalp Merkezi’nden sonra Ispartalı yardımsever Zehra Ulusoy’un katkılarıyla Kanser Tanı ve Tedavi Merkezi kurulur ve hizmete açılır. Selahattin Karasoy ise Uluborlu ilçesindeki Meslek Yüksekokulu’na yeni binalar kazandırır. Benzer çalışmalar Bucak ilçesinde de yoğun şekilde yaşanır.
Büyüyen ve gelişen SDÜ 2000’li yıllara girerken kabına sığamadığının da farkındadır. SDÜ’nün öncülüğünde ADIM (daha sonra ADIMA) Projesi hayata geçirilir ve Aydın Adnan Menderes, Denizli Pamukkale, Muğla ve daha sonra Afyon Kocatepe Üniversitelerinin katılımıyla bir konsorsiyum oluşur. Birlikten güç yaratmak gibi önemli bir amaçla atılan bu adım başka üniversitelere de model olacaktır.
Bu arada Üniversitenin yurtdışı ilişkileri de hızlanır ve bir çok yabancı üniversite ile karşılıklı işbirliği ve değişim protokolleri imzalanır. İçlerinde devlet başkanlarının da yer aldığı yurt içi ve yurt dışından bir çok isme üniversitenin fahri doktora payeleri verilir.
Prof. Dr. M.Lütfü ÇAKMAKÇI 'nın iki dönem devam eden rektörlük süresi sona erdikten sonra, SDÜ Rektörlüğü’ne 2005 yılında uzun yıllar bu üniversitede Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin Başhekimliğini de yapan Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar atanır.
Prof. Dr. Metin Lütfi BAYDAR dönemi
Bu dönemde üniversitenin nicel anlamdaki büyümesinin aynı zamanda nitelikli hale getirilmesi hedeflenir. Bazı fakültelerde yeni bölümler bu anlayışla açılır. Üniversitenin adeta çekirdeğini oluşturan Mühendislik Mimarlık Fakültesi’nin atak yapması için çabalar burada yoğunlaşır. Şehir – Bölge Planlama, Bilgisayar ve Endüstri Mühendislikleri gibi günümüzün ilgi gören bölümleri açılır. Fen – Edebiyat Fakültesi’nde yörenin tarihsel zenginliği ile örtüşen Arkeoloji Bölümü ile Coğrafya ve Felsefe Bölümleri açılır. Bu arada Meslek Yüksekokullarında eski ve yeni programlar bir revizyona tabi tutulur. Isparta’nın ve bir çok ilçesinin bölgesel kalkınma ve modernleşme projelerine destek olmak amacıyla el sanatlarından şarapçılığa, yapı denetiminden takı tasarımına kadar geniş bir yelpazede yeni programlar hayata geçer. Sağlık Yüksekokulu Fizik Tedavi ve Spor Bilimleri gibi ilgi gören bölümlerle yeniden yapılandırılır. Ayrıca sağlık alanında ara eleman ihtiyacını karşılayacak Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu eğitim hizmeti vermeye başlar. İlçelerde Meslek Yüksekokullarına yeni binalar kazandırmak için yerel yönetimlerin ve halkın destek vermesi yönünde kampanyalar başlatılır. Çok sayıda ilçede bu işbirliği çabalarının ilk meyveleri alınır ve örnek sayılabilecek destekler sağlanır.
Henüz az sayıda üniversitenin başarabildiği ve üniversiteleri bölgenin ve sanayinin lokomotifi haline getirebilecek çağdaş projelerden biri olarak daha önce temelleri atılan Göller Bölgesi Teknokenti kurulur ve burada Isparta sanayicileriyle üniversitelilerin beklenen buluşması sağlanır.
Üniversitelerin genç beyinler üzerindeki etkisinde eğitim kadar önem taşıyan başka bir unsur da hiç şüphesiz kampus ortamlarında yaratılan akademik atmosferdir. SDÜ bu yönde de önemli adımlar atar. Batı ve doğu kampuslerinde şekillenmeye başlayan peyzaj çalışmalarıyla, ulaşım ve çevresel aydınlatmalarla ışıl ışıl bir kampus yaratılır.
Enka’nın katkılarıyla Batı kampusündeki bütün binalar çağdaş yapı elemanlarıyla yeniden giydirilir ve bu kampus daha nezih bir fotoğrafa kavuşur. Bu arada Doğu kampusünde merkezi derslikler binası, merkez kütüphanesi ve sadece bölgenin değil ülkemizin en büyük ve nitelikli kapalı spor komplekslerinden biri sayılan tesisler hızla tamamlanır. Kabına sığmayan hastaneye rahatlık sağlamak amacıyla başlatılan radyoterapi ünitesi bitirilir.
Kampusün “Taşkafe”si olarak tanınan nostaljik yapı “Kültürevi” haline getirilerek gelecekteki SDÜ Müzesinin nüvesi atılır.Ayrıca şehir merkezinde bulunan ve Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarına tanıklık etmiş olan Demiralay Konağı yeni bir misyon daha yüklenerek üniversitenin Sanat Evi olur.
SDÜ’nün fahri doktora payelerine toplumsal katkı ödülleri de eklenerek iş ve sanat dünyasında başarı öyküleri yaratan çok sayıda sima üniversitenin ağır misafirleri olur ve SDÜ adını dünyanın dört bir tarafına taşırlar.
2006 yılında Türkiye’nin gündeminde yeni üniversitelerin açılması vardır. 2 tane ilin geniş coğrafyasına yayılmış olan ve çok sayıda akademik birimi bulunan SDÜ artık oğul vermek durumundadır. Yeni üniversiteler paketinde Burdur’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi kurulur ve anaç kuruluş konumundaki SDÜ’den devralınan yapısal ve kültürel miras sayesinde bu üniversite yetişkin bir kurum olarak doğar.
Akademik büyümenin yanında SDÜ sosyal ve bilimsel açıdan da sevindirici hamleler yapar. Modern yönetim anlayışının en önemli uygulamalarından biri sayılan Stratejik Planını yapar ve bunu kurumsallaştıran ilk üniversitelerden biri olur. Avrupa Birliği uyum sürecini yaşayan Türkiye’nin hedeflerine paralel bir şekilde Avrupa Üniversiteler Birliği’ne dahil olarak diplomalarında onun etiketini taşıyabilme hakkını elde eder.
Konuyu Favori Sayfanıza Ekleyin